if you want to remove an article from website contact us from top.

    insanın kendini ve tabiatı idare etme yoluyla meydana getirdiği eserlerdir

    insanın kendini ve tabiatı idare etme yoluyla meydana getirdiği eserlerdir enbilgi'dan bulabilirsiniz

    insanın kendini ve tabiatı idare etme yolu ile meydana getirdiği eser nedir? - Eodev.com

    insanın kendini ve tabiatı idare etme yolu ile meydana getirdiği eser nedir? - Eodev.com

    Cevap:

    Kültür.

    Açıklama:

    İnsanın kendini ve tabiatı idare etme yolu ile meydana getirdiği eser nedir?

    Kültür, insanın kendini ve tabiatı idare etme yolu ile meydana getirdiği eserdir.

    Kültürün detaylarını hatırlayalım.

    Günümüze kadar yaşamış ve yaşamakta olan toplumların, kendilerine özgü ve has olan, ayrıca geleceğe ve kendilerinden sonraki nesillere aktarılan maddi ya da manevi kalıntıların tümü kültür olarak adlandırılır.

    Kültür direkt olarak insanla ilgili bir kavramdır, tarih içinde oluşturulmuş önem ve anlam sistemidir. Grubun içerisinde, insanlar hem bireysel hem de toplu yaşamlarını anlamada, düzenlemede ve yapılandırılmasında kullanılan inançlar ve adetlerin uygulanma süreçleri ve sistemleridir.

    Sosyolojik olarak durumu ele aldığımızda ise kültür olarak bizi sarıp sarmalayan, birlikte yaşadığımız insanlar tarafından öğrenip benimsediğimiz toplumsal mirastır. Bunun oluşmasında temel olarak iki süreç vardır, ilk süreçte insan alıcı ve pasif konumda, ikinci aşamada ise insan alıcı konumunda ayrılarak üretmeye başlar yani aktif ve etkin bir güç olur.

    İyi çalışmalar dilerim,

    Begüm

    #team1

    Kişisel temizlik uygulamaları nelerdir?

    eodev.com/gorev/18920767

    Yazı kaynağı : eodev.com

    İnsanın kendini ve tabiatı idare etme yolu ile meydana getirdiği eserlerdir (A. Young ). hangi - Eodev.com

    İnsanın kendini ve tabiatı idare etme yolu ile meydana getirdiği eserlerdir (A. Young ). hangi - Eodev.com

    Cevap:

    madeniyet kulturu

    Açıklama:

    umarım dogrudur

    Yazı kaynağı : eodev.com

    insanın kendini ve tabiatı idare etme yoluyla meydana getirdiği eserlerdir

    insanın kendini ve tabiatı idare etme yoluyla meydana getirdiği eserlerdir

    insanın kendini ve tabiatı idare etme yoluyla meydana getirdiği eserlerdiri bilgi90'dan bulabilirsiniz

    �slam Medeniyeti Tarihi - T� Entertainment

    �slam Medeniyeti Tarihi - T� Entertainment

    Medeniyet: kelime anlam� olarak �ehirle�mek, �ehir hayat�n� benimsemek demektir. Arapça �ehir demek olan medine kelimesinden türetilen medeniyet bat� dillerinde civilisation’a kar��l�k olmak üzere dilimizde 19. Yy.dan itibaren kullan�lmaktad�r. Osmanl�da medeniyet anlam�nda imar, umran ve mamur kelimeleri kullan�l�yordu.

    Arapçada medeniyet kar��l��� kullan�lan et-temeddün, m-d-n kökünden gelir. M-d-n �ehre gelmek �ehre yerle�mek; medine de �ehir anlam�ndad�r. Yani medeniyet o �ehir halk�n�n ya�ay���n� benimsemek ve �ehirle�mek anlam�na gelmektedir.

    Arapçada yayg�n olarak medeniyet yerine el-hadara kelimesi kullan�l�r ve h-d-r kökünden gelir bedevili�in z�dd� olan köy kasaba ve �ehir gibi meskun yerleri ifade eder.

    El-hadare: göçebeli�i terk ederek köy, kasaba ve �ehirlere yerle�ip �ehirle�mek demektir.

                Medeniyetlere tesir eden faktörler

    1-tabii çevre: insan�n içinde ya�ad���, iklim ve tabiat �artlar�n�n meydana getirdi�i fiziki yap�n�n medeniyetlerin do�mas�n� geli�mesine hatta de�i�mesine neden olan faktördür.

    Misal: y��; s�k ormanlarla kapl� da�l�k yörelere verilen eski bir Türk co�rafya deyimidir. Türk medeniyet devrelerinin de ilkidir.

    2-sosyal çevre: medeniyetler insan topluluklar�n�n bulundu�u ve onlar�n yerle�ti�i çevrelerde meydana gelirler ancak bu toplulu�un birlikte ya�amas�n�n sorumlulu�unu bilen ve fertlerinin birbirleri ile olan münasebetlerini düzene sokan bir anlay���n olmas� gerekir

    3-manevi çevre: sosyal hayat ya�ayan insan�n, inanç, dü�ünce, hürriyet ve müesseseler gibi bu çevrenin ba�l� bulundu�u kurallar�n bütünü olarak kabul edilebilir. �slâm medeniyeti buda-brahma gibi medeniyetler bu tasnife girer. 

    Kültür ve medeniyet kelimeleri zaman zaman birbirileri yerine kullan�lm��t�r.

    Kültür, kavram olarak Frans�zca topra�� sürüp i�lemek anlam�ndaki ‘culture’ kelimesinden Türkçeye geçmi�tir. Latince ‘cultura’d�r. Ziya Gökalp kültür kelimesine kar��l�k olarak, bir ayetten mülhem, ‘hars’ ( حرث) kelimesini kullanmaktad�r. Ziraî faaliyetler insan için en temel faaliyetlerdir ve hayatî öneme sahiptir. Kültür kelimesinin de böyle bir anlam� olmas� da kültürün insan için hayatî öneme sahip unsurlar� bar�nd�rmas�ndan ötürüdür.

    Bununla birlikte kültür kelimesi Bat� Avrupa dillerinde zamanla ‘yüksek umumî bilgi’ anlam�n� kazanm��t�r.

    Kültürün terimsel ve sosyal olarak birçok tarifi yap�lm��t�r:

    Tan�mlarda dikkati çeken nokta: bir toplulu�un kendine has ya�ay�� ve davran�� tarz�n�n olmas�d�r. Buna göre

    kültür, tav�rlardan, davran�� tarzlar�na, örf âdetlerden inanç ve tefekkürden, çe�itli de�er anlay��lar�ndan tesis ve te�kilatlardan meydana gelen mürekkep bir sistem olup tarihî bir netice ve mahsul olarak geçmi�in miras� �eklinde te�ekkül etmi�tir.

    Medeniyet ise milletleraras� de�ere yükselen anlay��, davran�� ve ya�ama vas�tas�d�r. Bu ortak de�erlerin kayna�� ise kültürdür.

    Kültür , bir toplumun ya�ad��� ve payla�t��� mü�terek de�erler iken medeniyet , milletleraras� seviyeye yükselmi� bir kültürün veya birbirine yak�n kültürlerinin meydana getirdikleri anlay��, davran��, bilgi teknik, her türlü sosyal faaliyetler ile maddi alet ve bu maksatlarla kurduklar� müesseselerin bütünüdür.

    Ayn� medeniyete mensup olduklar� halde ayr� ayr� inanç, dü�ünce, davran�� tarzlar� her milletin kültür unsurlar�n� te�kil eder.

    Ziya Gökalp’e göre medeniyet ve kültürü birbirinden ay�ran özellikler �unlard�r:

    Buna göre:

    Kültür daha çok belirli bir toplumun ya�ad��� ve payla�t��� mü�terek de�erlerdir. Bu de�erlerle toplum, di�er toplumlardan farkl�la��r. Tabiri di�erle kültür toplumun manevî �ahsiyetidir.

    �nsan�n, maddi ihtiyaçlar�n� kar��lamak için olu�turdu�u vas�talarMADD� KÜLTÜRÜ, manevi ihtiyaçlar�n� kar��layan din, ahlak gibi vas�talar daMANEV� KÜLÜTRÜ, sosyal varl�k olarak olu�turdu�u devlet, aile, hukuk gibi unsurlar da SOSYAL KÜLTÜRÜ meydana getirir.

    Kültür çe�itleri:

    �SLÂM MEDEN�YET�

                Günümüzde iki medeniyet bölgesi görülmektedir:

    �slâm Medeniyeti Bat� Medeniyeti

    Do�u�u ve geli�mesi süresince �slâm Medeniyeti dört medeniyet veya kültürle kar��la�m��t�r:

    Müslümanlar, Cebel-i Tar�k bo�az�ndan Çin Seddine kadar olan sahay� fethetmek suretiyle bu bölgelere hem �slâm’� hem de medeniyetlerini götürmü�lerdir. Buralarda fen, ilim, sanat, iktisat, t�p, edebiyat, felsefe, mimari gibi muhtelif sahalarda büyük bir medeniyet kurmu�lar ve bu co�rafyalar�n medeniyet in�as�nda az�msanmayacak kadar paya sahip olmu�lard�r. [1]Hatta Bat�l� müste�rikler bunu itirafa mecbur kalm��lard�r.[2]

                �mans�z barbarlar denilen müslümanlar, Yunan felsefesinin önemli yap�tlar�n�, t�p, matematik, astronomi alanlar�ndaki ilk eserleri tercüme ederek bu yap�tlar� yokluktan varl�k sahas�na ç�karm��lard�r.[3]

    Medeniyet al��veri�inin cereyan etmesi aç�s�ndan �spanya, Avrupa ile di�er k�talar� birbirine ba�layan i�lek bir köprü vazifesi îfa etmi�tir.[4]Haçl� seferlerinin yolu olmas� hasebiyle Akdeniz’in de rolü büyüktür.[5]

    Müslümanlar�n medeniyet ta��mada aktif rol almalar�n�n sebeplerini birkaç medde halinde özetleyebiliriz:[6]

    Müslümanlar ilimle i�tigal ederek yüksek bir medeniyet tesis ettiler. �slâm Medeniyetine kar�� kendisini zay�f gören Bat� Medeniyeti eksikliklerini gidermek için �slâm Medeniyetinden istifade yollar�n� ara�t�rd�. Bu süreçte de �slâm medeniyetinin unsurlar�n� kullan�rken fark�nda olmadan onun tesiri alt�nda kald�.

    Çe�itli medeniyet zümrelerinin herhangi birisinin yay�lma alan� incelendi�inde, o medeniyetin içindeki �rk, cins, renk ve kavimlerin çe�itlili�ine ra�men ortak noktalar�n bulundu�u görülür. ��te bu ortak paydalar medeniyetin özünü te�kil eder, onu di�erlerinden ay�r�r.

    Çe�itli toplumlar� kültür bak�m�ndan ay�rt eden �ey onlar�n kulland�klar� vas�tadan çok bu vas�talar�n arkas�nda yatan zihniyet veya manevi k�ymetler bütünüdür.[8]

    �slâm medeniyeti, �slâm dinini kabul eden milletlerin el birli�i ile meydana getirdikleri ortak bir medeniyetin ad�d�r. Bu medeniyetin in�as�nda Araplar, �ranl�lar ve Türkler mü�tereken çal��m��lard�r ve her biri büyük pay sahibidir.

    Say�n Ziya Kaz�c� hocam�z 7. as�rdan 13. asra kadar devam eden dünya medeniyet tarihinin �slâm Medeniyet tarihinden ibaret oldu�unu söylemekte ve bu zaman diliminde en medeni ve ileri memleketlerin �slâm co�rafyas�nda oldu�unu savunmaktad�r.[9]

    Bat� dünyas� dinî taassublar� nedeniyle �slâm medeniyetinin dünya medeniyetine katk�s�n�, zaman zaman, görmezden gelmi�tir. Zaman zaman da baz� müste�rikler hakikati gizleyemeyip ilan etmi�lerdir.[10]

    �slâm’da tercüme dönemi diyebilece�imiz (el-Me’mun dönemi, 9.as�r) dönemden sonra bilimlere kar�� büyük ra�bet uyanm��t�. Bunun sonucu olarak müsbet ilimler alan�nda önemli geli�meler gerçekle�ti. Rasathaneler, kütüphaneler, medreseler kuruldu. Bu kurumlar daha sonralar�, Avrupa için, taklid edilip geli�tirilecek numuneler olmu�lard�r.

    Farkl� millet ve �rklardan olmalar�na ra�men müslüman âlimler ço�u zaman eserlerini Arapça olarak telif etmi�lerdir. Bu sebeple ço�u zaman �slâm Medeniyeti yerine Arap Medeniyeti tabiri kullan�lm��t�r.

    Abbasi döneminde, idareciler ve âlimler, büyük sermayeler harcayarak yabanc� kültürlerin ilmi eserlerini elde etmeye gayret sarfettiler. En fazla Yunan eserlerine önem verdiler. Bu s�rada Fars ve Hind eserlerini de ihmal etmediler. T�p, matematik, astronomi, co�rafyaya ait eserlerin tamamlanmas�na çal��t�lar.

    Daha sonra felsefe ve tabii ilimleri ilerledi. �slâm kültürü, eski Grek kültürün yok olmaktan kurtarm�� ve as�rlarca Elen (?) bilgisini toplam�� ve muhafaza etmi�tir.

    �slâm medeniyetinin geli�mesinde en büyük etken �slâm’�n ilme verdi�i ehemmiyettir. Esas�nda Allah’a en iyi �ekilde ibadet etme iste�i müslümanlar�n ilimlerde öncü ve zirve olmalar�n� tetiklemi�tir. Çünkü zekat taksimi için matematik; k�ble tayini için, hac için, cihad için, co�rafya; oruç ve namaz vakitlerini tespit edebilmek için de astronomiye ihtiyaç var. �htiyaçlar da hayat�n planlanmas�nda yönlendirici role sahiptir.

    �SLÂM MEDEN�YET�N�N KAYNAKLARI

    1. Kur’ân:�slâm kültür medeniyet ve müesseselerinin en önemli kayna�� Kur’ân’d�r. Toplumun uymas� gereken kanun ve nizamlar ile fertlerin hem devlet hem de kendi aralar�ndaki münasebetlerin tanzimi gibi konular ilahi vahye dayanan Kur’ân’da mevcuttur.

    Müslümanlar arad�klar� her �eyi Kur’an’da aram��lard�r. Zira onda eksik b�rak�lan hiçbir �ey yoktur.*

    Kur‘an veya en geni� ifadesiyle �slam, insan�n insanla; insan�n devletle; insan�n di�er mahlukatla nas�l bir münasebet içinde olmas� gerekti�ini tespit etmi�tir. Böylece müesseselerin de temelleri at�lm��t�r.

    Kur’an emirleri; siyaset, idare ve te�kilatlar�n kurulmas�nda müslümanlara rehberlik etmi�tir. �slam s�n�rlar�n�n geni�lemesiyle de bu müesseselerin s�n�rlar� geni�lemi�tir.

    2. Sünnet:Bir di�er kaynak da sünnettir. Kur’an’da sünnete ittiban�n emredilmesi ve Hz. Peygemberi’in (s.a.v.) üsve-i hasene olarak anlat�lmas�, sünnetin kaynak de�erini ispatlamaktad�r.

    Hz. Peygemberi’in (s.a.v.) sünneti islam toplumu için Kur’an�n aç�klanmas�ndan ba�ka bir �ey de�ildi. Onun (s.a.v.) fiil ve hareketleri islam�n ameli olarak uygulanmas�n� ö�retmeye yönelikti.

    Hz. Peygember’in (s.a.v.) her hareket ve davran��� müesseselere esas te�kil etmektedir. Mescid-i Nebi, Medine Sözle�mesi v.b. bu müesseselerin en önemli örnekleridir.

    (وَلَا رَطْبٍ وَلَا یَابسٍ إِلَّا فِی کِتَابٍ مُبینٍEn’am 59   مَا فَرَّطْنَا فِی الْکِتَاب مِنْ شَیْءٍEn’am38)*

    �SLÂM MEDEN�YET�N�N BATIYA GEÇ�� YOLLARI

    Saraylar�n, mabedlerin, e�itim kurumalar�n�n,sanat�n, edebiyat�n ve endüstrinin temelinde, yani medeniyetin temelinde insan vard�r. Mensubu bulundu�u din ona ruh ve mana verir; onu belirli davran��larda bulunmaya zorlar.

    �slam dünyas�n�n öncülü�ünü yapan �ahsiyetler bat� dünyas�n�n da öncülü�ünü yapm��lard�r.

    �slam medeniyetinin s�n�rlar� Bat�n�n kap�s�n� Emeviler’le dövmeye ba�lam�� Türklerin islam� kabul etmesiyle de tazyikini güçlendirerek art�rm��t�r. Anadolunun fethiyle de ak�nc�lar ve Haçl� seferleri vesilesiyle islam medeniyeti bat� medeniyetiyle yüzyüze gelmi�tir.

    Farabi, ibni sina , Gazzali gibi islam filozoflar�n�n yan�nda Aristo gibi Yunan filozoflar�n�n Arapçaya çevrilmesiyle bat� di�er ilimlerle de me�gul olma ihtiyac� hissetmi�tir.

    �slam medeniyeti Endülüs (�spanya), �talya ve Sicilya üzerinden Bat�ya yay�lm��t�r.

    Endülüste, islam ve h�ristiyanl�k aras�nda kültürel temas Kurtuba emirli�i döneminde ba�lam��t�r. Arap hakimiyeti süresince müsta’reb ve yahudi unsurlar� taraf�ndan yo�un �ekilde sürdürülmü� ve bu hakimiyetin çökmeye ba�lad��� dönemde en iyi ürünler verilmi�tir.

    Romal�lar ve onlar�n mirasç�lar� olan Bizansl�lar, do�u ve bat� dünyas�n� Akdeniz etraf�nda toplayarak meydana getirdikleri ‘Akdeniz Medeniyeti’ ile do�u kültürünün bat�ya geçmesinde arac� oluyorlard�. �slam�n ortaya ç�k��� ile bat� dünyas�, do�u kültürünü islam medeniyeti arac�l���yla almak ve aktarmak durumunda kald�.

    Orta ça��n sonlar�nda ve Rönesans’ta Grek felsefesi, Bat� taraf�ndan, Araplar�n elinde oldu�u �ekliye Bat�ya intikal ettirildi.

    �SLÂM MEDEN�YET�N�N BAZI DE�ERLER�

    Hakk� yerine getirmek.

    Do�ru olmak.

    Birbirine e�it olmak.

    �nsaf etmek, adaletle hükmetmek, haks�zl�ktan kaç�nmak.

    Z�dd� zulüm, haks�zl�k, taraf tutmak ve insafs�zl�kt�r.

    Bir ad� da ‘Âdil’ olan Allah, bizden âdil olmam�z� ister. Kur’an ve sünnette adalet kavram� önemli yer tutar. Bu kavram/anlay�� müslümanlar�n her davran��lar�na ve dü�üncelerine sirayet etmi�tir.

    Bu anlay�� müslümanlar�n müessesele�melerine de yans�m�� kad�l�k, kad�lkudatl�k, kazaskerlik, ihtisap gibi kurumlar tesis etmi�lerdir.

    Adalet kavram� yönetimde de belirleyici rol oynam��t�r. Adil yönetimlerin ömrü uzun olurken zalim yönetimlerin sonu çabuk gelmi�tir. Hz. Ömer, Ömer b. Abdulaziz, osmanl�, adalet anlay��lar�yla tarihe nam salm��lard�r.

    K�saca osmanl�’n�n adalete verdi�i önemi �u cümlelerle anlatabiliriz:

    ‘Görmezlikten gelme, bir kabahatl�ya kar�� �iddet göstermeyip geçivermek’ manalar�na gelen müsamahay�  ho�görü veya tolerans diye de tarif edebiliriz. Ho�görü islam�n önemli prensiplerindendir.

    Gibi ayetler islam�n ho�görüsünü yans�tmaktad�r.

    Hiçbir ça�da zorla islamla�t�rma politikas� uygulanmam�� bilakis islam, isnsanlar�n kalplerini fethetmek sûretiyle �ehirlere girmi�tir.

    �slam�n inti�ar� için gayr-i müslim beldelere giden mür�idler ve ak�nc�lar insanlar�n kalplerin kazanmaya çal��m��lard�r. Bu mür�idler ayn� zamanda tabiptiler. Gittikleri beldelerde sa�l�k hizmetleri vererek insanlara hizmet vermi�ler ve ir�ad vazifelerini yapabilmek için, gittikleri yerleri fetihlere haz�r hale getirmek için zemin haz�rlam��lard�r.

    �slam sa�l��a ve temizli�e önem veren bir dindir. Bu sebeple müslümanlar bir çok hastane kurmu�lar ve buralarda din, �rk ayr�m� yapmaks�z�n insanlara hizmet vermi�lerdir.

    Müslüman hakimiyeti alt�nda di�er unsurlar kendi benliklerini korumu�tur ve müslümanlar da buna müdahele etmemi�lerdir.

    Osmanl� hakimiyeti alt�nda birçok �rk ve din ayn� anda bar�nm��t�r:

    H�ristiyanlar

    Katolikler

    Ortodokslar

    Nasturiler

    Museviler

    Sabiiler

    Dini bak�mdan, bu �ekilde, ayr� ayr� din mensuplar� ve ayn� dinin farkl� mezhep mensuplar� bir bayrak alt�nda ,ho�görü ve adalet anlay��� sayesinde, birle�tirilmi�tir. Bunun yan�s�ra 22 ayr� millete adalet ve ho�görü da��t�lm��.( kitapta 66. Ve 67. Sayfadaki tasniflere bakabilirsiniz.)

    H�ristiyanlara kendi dinda�lar�n�n tan�mad��� adaleti ve ho�görüyü osmanl� sunmu�tur. 1204’te �stanbul Latinler taraf�ndan i�gal edilince patriklik �znik’e ta��nm��; 1453’te osmanl�dan kaçan patri�in yerine yenisi tayin edilerek patriklik ayakta tutulmu�tur.

    Endülüste zulme u�rayan Yahudiler yine osmanl� eliyle refaha kavu�mu�tur.

    Osmanl�n�n bu ho�görü politikas� sadece dini alanda olmam��t�r. Fethedilen bölgelerdeki eski feodal topraklar yerli ailelere t�mar olarak b�rak�lm��t�r.

    Balkanlar katolik tazyikine kar�� osmanl�y� kurtar�c� olarak görmü�lerdir.

    Gayr-� müslim din adamlar� vergilerden ve askerlikten muaf tutulmu�. Ayn� �ekilde gayr-i müslim tabipler de vergilerden muaf tutulmu�. Baz� tabiplerin samur kalpak, sar� mest ve pabuç giymelerine, ata binmelerine de müdahale edilmemi�.

    Osmanl�lar�n takip etti�i siyaset, idaresi alt�nda bulunan farkl� din, mezhep ve �rklara mensup insanlar� sömürmek de�il, aksine onlara hizmet etmekti.

    Yazı kaynağı : www.ti-entertainment.com

    Tarih 34

    Tarih 34

    Ders Notu �ndir:

    �slam Medeniyeti’nin Temelleri: �slam Medeniyeti’nin temellerini Kur’ân-� Kerim olu�turmu�tur. �slam Medeniyeti, Müslüman milletlerce ortaya konulan her türlü maddi, manevi kültür ve medeniyet eserlerini içine al�r.

    Medeniyet: E� anlaml�s� “uygarl�k”

     (isim, toplum bilimi), Arapçadan dilimize geçmi�tir.

    Uygarl�k: Uygar olma durumu, medeniyet, medenilik.

    Bir ülkenin, bir toplumun, maddi ve manevi varl�klar�n�n, fikir, sanat çal��malar�yla ilgili niteliklerinin tümü,

    Medeniyet’in temelinde; Kelime-i Tevhit vard�r. Kelime-i Tevhid anlay��� üzerine oturtulmayan hiçbir medeniyet baki de�ildir.

    Kültür; Frans�zcadan dilimize geçmi� bir kelimedir. Tarihsel, toplumsal geli�me süreci içinde yarat�lan bütün maddi ve manevi de�erler ile bunlar� yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullan�lan, insan�n do�al ve toplumsal çevresine egemenli�inin ölçüsünü gösteren araçlar�n bütünü,

    * Bir topluma veya halk toplulu�una özgü dü�ünce ve sanat eserlerinin bütünü:

                                                                                       ( Salâh Birsel)

    3. * Bir milletin dinî, ahlaki, hukuki, iktisadi, lisani, akli birikimlerinin bir bütünüdür.      (Ziya Gökalp)

          "Bir memlekette kitap kültürü ne kadar zenginse günlük konu�ma da o kadar zengin olur." - Mehmet Kaplan

    Kültür’ün tan�m� ile ilgili yabanc� dü�ünürler ne demi�ler?

    - �nsan�n kendini ve tabiat� idare etme yoluyla meydana getirdi�i eserlerdir.

    (A. Young)

    -Toplumsal olarak ö�retilip yeni ku�aklara a��lanan davran��lard�r.

    (Alfred Tozzer)

    -Kültür asl�nda herhangi bir toplumun dininin vücut bulmu� �eklidir.

    (Thomas Stearns Eliot)

    Kültürün özellikleri �unlard�r:

     -Kültür, tabiatta kendili�inden bulunmaz; insan ürünüdür.

    -Özü itibariyle zihnî ve manevidir. �nsan zihninin görü�, anlay�� ve de�erlendirme tarz�n� yans�t�r.

    -Tarihî süreçte olu�ur.

    -Toplumun olmad��� yerde kültür de yoktur. 

    -Her toplumun bir kültürü vard�r, kültürsüz insan toplulu�u olmaz. 

    -Kültürü olu�turan unsurlar aras�nda sürekli etkile�im vard�r. 

    -Kültür kendi içinde bir bütünlük ve tutarl�l�k gösterir.

    -D��ar�dan ald��� unsurlar konusunda seçicidir.

    -Sabit de�il, de�i�kendir.

    KÜLTÜR VE MEDEN�YET ARASINDAK� FARKLAR

    Kültür ve Medeniyet insan ürünüdür ve do�ada kendili�inden bulunmaz.

     Kültür, has demektir. Has millidir,

    Kültür, eser ve ürünlerdir. Medeniyet ise evrenseldir.

    �nsan tezahürlerinin ortak ve benzer yönleri medeniyet;  cüz’i ve yöresel farkl�l�klar� ise kültürdür.

    Medeniyet, umumidir herkese aittir, ama kültür özeldir, yöresel veya özeldir.

    Kültür, bir toplumun ya�ad��� ve payla�t��� mü�terek de�erlerdir.

    Medeniyet ise milletleraras� seviyeye yükselmi� bir kültürün veya birbirine yak�n kültürlerin olu�turdu�u anlay��, tutum, bilgi, teknoloji, sosyal faaliyetler ile müesseselerin bütünüdür.

    Medeniyet; onlar�n hedefini, istikametini, niteliklerini belirleyen seçici,

    s�n�rland�r�c�, de�erlendirici bir inanç ve ahlak nizam�d�r.

    Medeniyet; Kültürün üzerinde yükselen inanç ve ahlak nizam�d�r.

    Medeniyet’ toplu hâlde ya�aman�n gere�idir ve insan, do�as� gere�i zaten medeniyete yatk�nd�r. Medeniyet, toplumlar�n göçebelik ve yerle�ik a�amas�ndan sonra üçüncü ve son a�amas�n� olu�turur. Bu merhaleye ula�man�n temel �art� insan�n kemale erdirilmesidir ki bu da ancak e�itimle mümkündü

    �slâm; Hazreti Muhammet’in yayd��� ve Kuran’da kurallar� bulunan din, Müslümanl�k.

    2. Hazreti Muhammet’in yayd��� dini benimsemi� olan (kimse), Müslüman.

    �slam Kelimesi; ‘�slâm’ kelimesi, inanman�n da ötesinde; teslimiyet, bar�� ve güvenlik anlamlar�na gelir.

     �slâm kelimesinin türedi�i ‘esleme’ fiili �u manalara gelir:

    1- Bar��a girmek, bar�� yapmak,  

    2- Boyun e�mek, itaat etmek, kabullenmek,

    3- �slâm'� din olarak seçmek, �slâm'a girmek,

    4- Allah’a teslim olmak, Allah’a ba�lanmak,

    5- �hlâsl� ve samimi olmak,

    KUR’AN-I KER�M:

    Kur'an "k�raat (okumak)" ile ayn� kökten ka-ra-e(قرأ) gelir.

    Anlam�:

    -Kökünün anlam� bir araya getirmek, toplamak, birbirine eklemek, birbirine katmakt�r. Okumak (k�raat) harflerin bir araya getirilmesi ile olur.

    -Benzer biçimde "Kur'an" kelimesi "küme" anlam�na gelir. قُرْآنً "toplanma" demektir.

    Kur'an halinde

    “Kur'an k�s�m k�s�m indirilmi� bir kitapt�r.”

    Kur'an-� Kerim'de ayn� sûre içinde farkl� konulara ait ayetler vard�r.

    Müslümanlar M�s�r, Suriye, Anadolu, Mezopotamya, Maveraünnehir ve Hindistan gibi yerleri fethetmi�lerdir. Müslümanlar bu medeniyetlerden yararland�klar� gibi kendileri de katk�da bulunarak �slam medeniyetinin yükselmesini sa�lam��lard�r.

    ESK� YUNAN MEDEN�YET�: Suriyeli H�ristiyan Araplar Eski Yunan ve Helen kültürünün eserlerini Arapçaya tercüme etmi�lerdir. Aristo ve Eflatun gibi felsefecilerin, Öklid (Matematik) ve Ptolema (t�p) gibi bilim adamlar�n�n eserlerini tercüme etmi�lerdir.

    Bizans Medeniyeti:

    Daha çok devlet te�kilat�, yönetim, askerlik ve mimari alanlar�nda olmu�tur.

    Hint Kültürün: Matematik ve astronomi alanlar�nda �slam Medeniyeti’nin geli�mesine katk� sa�lam��t�r.

    �RAN KÜLTÜRÜ:

    Daha çok edebiyat ve güzel sanatlarda olmu�tur.

    �SLAM MEDEN�YET�

    A. DEVLET YÖNET�M�

    1. Hz. Muhammed: Hem din (peygamber) hem devlet ba�kan�d�r.

    Hz. Muhammed (s.a.v) devrinde devlet yönetimi çok sade idi. Devletin her türlü i�ini kendisi hallediyor, yeti�emedi�i i�lere ise görevlendirdi�i ki�iler bak�yordu.Seçimle i�ba��na geldiler. Bu sebeple “Cumhuriyet Devri “de denir. Halifeler din ve dünya i�lerini birlikte yürüttüler. Yönetimlerinde kendilerine Hz. Muhammed (s.a.v) örnek ald�lar. Bir problem ile kar��la�t�klar�nda halktan olu�an “�ura” denilen bir meclise de dan��arak sorunun halli için tecrübeli ve bilgi ehli insanlar� yetkilendirdiler.

    3. �slam Devleti’nin devlet te�kilat yap�s� ilk defa Hz. Ömer döneminde olu�turuldu.

    a) Fethedilen yerler idari bölgelere ayr�larak vali tayin edilmi�tir.

    b) Devletin gelirlerinin artmas�ndan dolay�  “Bey tül Mal” ad� ile devlet haznesi kurmu�tur.

    c) �lk defa askeri divan (Divan-� Cünd ) kuruldu.

    d) �lk adli te�kilat yap�s� (Kad�lar tayini) olu�turuldu.

    4. Emeviler döneminde

    a) Muaviye halifeli�i (yönetim �eklini) babadan o�la geçen saltanat �ekline getirdi.

    b) Emeviler devlet i�lerini daha kolay yürütebilmek için askerlik dairesi, vergi dairesi ve kâtiplerden olu�an bir merkez te�kilat� kurdular.

    c) �slam Devleti’nin s�n�rlar� çok geni�ledi�i için ülke eyaletlere bölündü. Eyaletleri valiler yönetti.

    d) Emeviler posta te�kilat�n� kurdu.

    5. Abbasiler Döneminde

    a) Halifeler devlet i�leri ile pek ilgilenmemi�ler, bunun sonucu olarak �ran’dan etkilenerek ilk kez “vezirlik” makam� olu�turuldu.

    b) Divan faaliyet alan� geni�letildi. Divan da devlet i�leri görü�ülüp karara var�l�yordu. Divan de�i�ik bölümlerden olu�uyordu. Her bölüm kendisine ait i�lerle ilgilenirdi.

    �SLAM DEVLET�’N�N �LK BA�KENTLER�

    �slam Devleti’nin ilk ba�kenti: Medine

    Hz. Ali döneminde Kufe ba�kent oldu.

    Emeviler döneminde: �am,

    Abbasiler döneminde: Ba�dat ba�kent oldu.

    Endülüs Emevi Devleti: Kurtuba, G�rnata kentleri ba�kentlik yapm��t�r.

    B. ORDU VE DONANMA:

    1. Hz. Muhammed (s.a.v) döneminde te�kilatl� bir ordu olmay�p eli silah tutan herkes askerdi.

    2. Hz. Ömer; ordunun ilk te�kilatland�r�lmas� yap�lm��t�r.

    a) Kara ordusunu olu�turmu�tur. �lk sürekli ordu olu�turmu�tur.

    b) Tüm askerlerin kaydedildi�i defterler tutulmu�tur.

    c) Devletin pek çok bölgesinde “cünd” ad� verilen düzenli ve sürekli ordugâhlar olu�turulmu�tur.

    3. Emeviler döneminde

    Emeviler devrinde �slam ordular� Bizans ordusu örnek al�narak te�kilatland�r�larak güçlenmi�tir. Emeviler dönemin en güçlü Bizans �mparatorlu�unu rahatl�kla yenebilecek güce ula�m��t�r., hem de daha te�kilatl� hale gelmi�tir.

    a) Orduda Arap askerler ço�unlukta idi.

    b) Halifeler için ayr� bir muhaf�z birli�i kuruldu.

    4. Abbasiler

    Abbasiler döneminde de eski gücünü korumu� fakat merkez yönetim Emevilerin ula�t��� güce ula�amam��t�r.

    a) Onluk sistemi benimsedi.

    b) Abbasilerle birlikte Türkler için ordugâhlar kuruldu ve ço�unluk ordunun önemli kademeleri Türklerin eline geçmeye ba�lad�.

    c) Ordunun ihtiyaçlar�n� gidermek için “ Divan- Cey�” kuruldu.

    d) Abbasiler orduyu yaya ve atl� olarak ikiye ay�rm��lard�r.

    Donanma Gücü:

    1. Hz. Osman döneminde �am valisi Muaviye ilk �slam donanmas�n� kurdu.

    2. Donanma komutan�na “Emiru’l-mâ” (Amiral) denirdi.

    3. Donanman�n en geli�ti�i dönem Emeviler devri olmu�tur. �spanya fethedilmi�, �stanbul ku�at�lm��t�r.

    4. Emeviler zaman�nda Suriye, M�s�r ve Kuzey Afrika’da üç donanma vard�.

    C. D�N VE �NANI�

    1. �slam devletinin dini �slamiyet’tir.

    2. �slamiyet Müslümanlar için yaln�zca dini hayat� düzenleyen bir kurallar bütünü olmay�p dünyevi hayatlar�n� da düzenleyen bir sistemdir.

    3. �slâm hukukunun kayna�� Kur’an-� Kerim ve Hz. Muhammed’in söz ve davran��lar�ndan olu�an güzel Ahlâk anlay���d�r.

    4. �slâmiyet’i farkl� yorumlama ve anlamadan dolay� Emeviler devrinden itibaren �slam toplumu içerisindeki grupla�malar (f�rka) ba�lam��, Abbasiler devrinde fikri, felsefi, siyasi ve itikadi mezhepler haline gelmi�tir.

    5. �slâm dini putperestli�in d���nda hiçbir inanç sistemine bask� uygulanmam��t�r. H�ristiyan, Yahudi ve putperest olmayan di�er inançlara sahip insanlar büyük bir ho�görü ortam� içinde huzurla ya�am��lard�r.

    D. SOSYAL HAYAT

    1. Hz. Muhammed (s.a.v) ve Dört Halife döneminde; �slamiyet’e göre bütün Müslümanlar karde� kabul edilmi� ve aralar�nda e�itlik sa�lanm��t�r.

    2. Emeviler döneminde ise �slam’�n e�itlikçi anlay���nda zay�flama olmu�tur. Bu dönemde halk

    -Arap as�ll� Müslümanlar,

    -Mevali (Arap olmayan Müslümanlar: Azatl� köle) ,

    -Zimmî (H�ristiyan ve Yahudiler, Sabilik: H�ristiyanl�k ve Yahudi dinin kar���m�, Mecusiler)

    -Köleler olarak dörde ayr�lm��t�r.

    3. �slamiyet kendi dinda�lar�n� köle edinmelerini yasaklamas�na ra�men kölelik müessesini tamamen kald�ramam��t�r. �slamiyet köle azat etmeyi büyük sevap kabul etmi�tir.

    E. EKONOMI:

    �slam Devleti’nin ba�l�ca ekonomik hayat�: Ticaret, tar�m ve hayvanc�l��a dayanmaktayd�.

    Tar�m: �nsanlar�n en önemli geçim kayna�� tar�md�. Tar�m, devletin de en ba�ta gelen gelir kayna��yd�. Tar�m� geli�tirmek için önemli tedbirler al�nm��t�r. Her türlü hububat, bakliyat, sebze, meyve yeti�iyordu. Nitekim portakal ve �ekerkam��� Müslümanlar arac�l���yla Avrupa’ya geçmi�tir.

    Hayvanc�l�k: Tar�mdan sonra en önemli geçim kayna�� olan hayvanc�l�kta Arabistan’�n deve ve at�,

    �ran’�n koyun, keçi ve deves,

    Türkmenistan’�n koyun, s���r ve atlar� me�hurdu.

    Ticaret:

     �slâm Devleti’nin topraklar� Uzak Do�u’yu Akdeniz ülkelerine ba�layan önemli ticaret yollar� üzerindeydi. �pek ve Baharat yollar� üzerinde bulunan �ehirler k�sa zamanda büyük ticaret merkezleri oldular. �am, Ba�dat, Basra, Keyrevan, Tanca, Kurtuba ve Semerkant önemli ticaret merkezleriydi. Müslüman tüccarlar hurma, �eker, pamuklu ve yünlü kuma�lar, demirden aletler ve cam e�ya ihraç ederler, baharat, ipek, fildi�i, sert a�açlar ve deri mamulleri al�rlard�.

    VIII. yüzy�l�n ortas�nda Semerkant’ta üretilen kâ��t,

    Yüzy�l�n sonlar�nda Ba�dat’ta imal edilmeye ba�lad�

    M�s�r’da 900,

    Fas’ta 1100,

    Endülüs’te 1150’de imal edildi

    Kâ��t üretimini Avrupal�lar Müslümanlardan ö�rendiler.

    �slâm Devleti’nde k�ymetli ta�lar�n:

    -bulunmas�,

    -ç�kar�lmas�,

    -i�lenmesi ve ticareti de önemli bir zenginlik kayna��yd�.

    Ayr�ca baz� madenlerde i�letiliyordu.

    Hazinenin (Beytü’l Mâl) ba�l�ca gelir kaynaklar� �unlard�r:

    a) Ö�ür: Müslüman halktan toprak ürünlerinin onda biri oran�nda al�nan vergidir.

    b) Haraç: Gayrimüslimlerden al�nan toprak vergisidir.

    c) Cizye: Sa�l�kl� gayrimüslim erkeklerden, askerlik görevi kar��l���nda al�nan vergidir.

    d) Zekât ve Sadaka: Zengin Müslümanlardan al�n�p ihtiyaç sahiplerine da��t�l�rd�.

    e) Ganimet: Sava�larda elde edilen ganimetlerin be�te biri hazineye al�n�rd�.

    f) Hayvan say�s�na göre al�nan vergiler

    g) Maden, orman, otlak ve tuzlalardan al�nan vergiler,

    h) Yabanc� tüccarlardan al�nan gümrük vergileri,

    i) Yabanc� devletlerin gönderdikleri vergi ve hediyeler

    Hazinede toplanan gelirler; ordunun masraflar�na, bay�nd�rl�k i�lerine, hay�r kurumlar�na, yard�ma muhtaç ki�ilere ve memur maa�lar�na harcan�rd�.

    Büyük devlet memurlar�na maa� yerine arazi verilir, onlar buradan toplad�klar� ö�ür ve haraçlarla geçimlerini sa�larlard�.

    Para: Araplar; Emevi dönemine kadar Bizans ve �ran paras� kullan�yordu. �lk Arap paras�n� Emevi hükümdar� Abdülmelik bast�rd�.

    Alt�n paraya dinar,

    Gümü� paraya dirhem deniyordu.

    F. YAZI, D�L VE EDEB�YAT

    Dil-Yaz�-Edebiyat

    1. Sami dil gurubundan olan Arapça oldukça zengin bir dildi.

    2. �slam dininin yay�lmas� ve yap�lan fetihler sonucunda Arapça, bütün �slam dünyas�n�n ortak bir dili haline geldi. Arapçan�n ortak bir dil durumuna gelmesinde, Arapçan�n Kuran dili olmas� ve ibadetlerin Arapça olarak yap�lmas�n�n büyük bir önemi vard�.

    3. Emevi halifesi Abdulmelik zaman�nda Arapça devletin Resmi dili haline getirildi.

    4. Zamanla Arapça daha da geli�erek bilim ve edebiyat dili haline geldi. Arap olmayan Müslümanlarda bilimsel eserlerinin Arapça olarak yazmaya ba�lad�lar. Okullarda Arapça e�itim yayg�nla�t�.

    5. Türkler de Arapçadan oldukça fazla etkilenmi�lerdir. �slam dinine giri�le birlikte Arap alfabesi kabul edilmi�, Arapça’dan birçok kelime Türkçeye girmi�tir.

    6. �slam öncesinde Araplarda yaz�l� bir edebiyat yoktu. �iir ve güzel söz söyleme ( Belagat ) sanatlar� geli�mi�ti. Bu durum daha sonra da devam etmi�tir. Arap edebiyat�n�n geli�mesinde Peygamberimizin hayat�n� anlatan ( siyer ) ve sava�lar�n� anlatan ( megazi ) adl� eserlerin büyük önemi vard�r.

    7. �slâmiyet’ten önce Araplar aras�nda �iir önemli bir yere sahipti. Emeviler zaman�nda �iir yeniden geli�ti, önemli �airler ortaya ç�kt�.

    Örnek Test:

    Peygamber Efendimizin sava�lar�n� anlatan eserlere ne ad verilir?        

    A) Me�azi         B) Kitabul-Cihad            C) Gazavatname          

    D) Siyer            E) Gazve

    G. B�L�M

    1. �slam Dünyas�nda bilimsel alanda ilk geli�meler Emevilerle birlikte ba�lad�. Bu dönemde �ran, Hint, Süryani, Yunan dillerinden birçok eser Arapça’ya tercüme edildi.

    2. Tercüme faaliyetleri Abbasiler döneminde daha da yo�unla�t�. Tercüme faaliyetleri sonucunda eski medeniyetlere ait önemli bilgiler �slam Dünyas�na giriyor ve Müslüman bilginler bu bilgilere kendi bilgilerini de katarak yeni ve daha geli�mi� bir bilim ortaya ç�kar�yorlard�.

    3. �slam Dünyas�ndan bilimsel faaliyet konusunda Endülüs Emevileri bir hayli öne ç�km��lar ve ba�� çekmi�lerdir. Ba�ta Ba�dat ve Kurtuba �ehirleri olmak üzere �slam Dünyas�n�n birçok yerinde kütüphaneler ve medreseler ( üniversite) aç�lm��t�. Ama Endülüs Emevileri’ni �slâm dünyas�na hiçbir katk�lar� olmam��t�r. Tamamen ula�t��� bilgileri Avrupa’ya ta��m��lar y�k�ld�klar�nda da bu medeniyet Bat�n�n eline geçmi� ve Bat� dünyas�nda öncesinde Rönesans sonras�nda sanayi �nk�lab� nedeniyle bir geli�me göstermi�tir.

    4. VIII. Yüzy�l ile 12. yüzy�llar aras�nda dünyada bilimsel faaliyet alan�nda �slam dünyas� bir numara olma özelli�i ta��m��t�r. Avrupal�lar kendi medeniyetlerini Müslümanlardan ö�rendikleri bilim sayesinde kurmu�lard�r. Avrupa da meydana gelen Rönesans ve Reform hareketleri ve Sanayi �nk�lab�’na �slam medeniyetinin büyük bir katk�s� vard�r.

    5. Türklerde �slam medeniyetinin geli�imine büyük katk�larda bulunmu�lard�r.

    �slam kültür ve medeniyetinde bilimler iki genel gruba ayr�lm��t�.

    1.�SLAM� B�L�MLER

    a) Tefsir: Abbas, Mes’ud, Ubey b.Kab, El-Ferra, Taberi ,Kurtubi, Zemah�eri , �bn’ül Arabi , Fahruddin Razi ,�bn-i Kesir

    b) K�raat: Kuran-� Kerim’in do�ru okunmas� ö�reten ve aç�klayan bilim dal�d�r.

    c) F�k�h: el-Basrî ,Ebu Hanife ,�mam Malik , �mam �afii , Ahmet �bn-i Hanbel

    d) Kelam: �mam El Gazali ve Muhyiddin Arabî, E�’âri, Maturidî

    e) Hadis: Hadis bilimi konusunda çal��malar yapan ba�l�ca bilginler �unlard�r: Malik bin Enes, �mam Buhari, �mam Tirmizi, �mam Müslim, Ebû Davut, �bn-i Mâce, Neseî

    2.Akli ( pozitif ) Bilimler:

    Pozitif bilimler olarak bilinen Akli Bilimler; T�p, matematik, astronomi, kimya, felsefe tarih, co�rafya gibi bilim dallar�na denir. Müslümanlar özellikle halife Harun Re�id ve O�lu Memun döneminde tercüme faaliyetleri sayesinde birçok bilgiyi ö�renmi�ler ve bu bilgileri geli�tirmi�lerdi. Bu dönemde �slam Dünyas� Bilim alan�nda oldukça ileri gitmi� ve her alanda birçok bilim adam� yeti�mi�tir. Akli bilimlerde yeti�en ba�l�ca önemli bilim adamlar� �unlard�r:

    a) T�p: Ebu Bekir er-Razi , �bn-i Sina, Huneyn bin Ihsak ,Masaveyh, Razi, Mecusî

    b) Matematik: Harezmi (�lk cebir kitanb�n� yazd�) , �bn-i Cem�id, Biruni, Ömer Hayam, Sabit bin Kurra ,

    c) Kimya: Cebir bin Hayyan, El-Maksidi ,Razî, Makdisî ,�bni Sina

    d) Felsefe: Farabi, El- Kindi, �bni Sina

    e) Astronomi: El- Battani, Ali Ku�çu, Harizmi, Ömer Hayam, Fezârî, El-Bettanî Hâzin, Ebu’l-Vefa

    f) Tarih: Mesudi, Taberi, �bn-i Haldun.

    g) Co�rafya: �bn-i Batuta, �bn-i Havkal.

    H. E��T�M-�RET�M

    1. X. yüzy�lda ilk medreseler aç�lmaya ba�land�.

    2. �lk �slam Okulu Medine’de Mescid-i Nebevi’nin yan�nda yap�lan SUFFE’dir

    3. E�itim-ö�retim alan�nda en büyük geli�me Abbasiler döneminde oldu. Camiler e�itim-ö�retim çal��malar�nda yetersiz kal�nca bunlar�n yan�na okullar aç�lmaya ba�land�.

    4. Halife Me’mun zaman�nda Ba�dat’ta ( Beyt ül Hikme ) ad�nda ilk yüksek ö�renim kurumu aç�ld�.

    5. �slam dünyas�nda ilk büyük medreseyi Türkler kurdu. Alparslan’�n veziri Nizamü’l- Mülk taraf�ndan Ba�dat kurulan bu medreseye kurucusunun ad�ndan  dolay� “ Nizamiye Medresi” ad� verilmi�tir.

    �. SANAT

    1) �slam Dinini yaymak için yap�lan fetihler ayn� zamanda �slam sanat�n�n geli�mesini de sa�lam��t�r. Çünkü fethedilen ülkelerdeki sanat anlay��� �slam sanat�n� da etkiliyordu. Bunun sonucunda farkl� sanat anlay��lar�ndan olu�an yeni ve daha geli�mi� bir �slam sanat� ortaya ç�km�� oldu.

    �slam Sanat� �ran, Bizans ve Türk sanat�ndan etkilenmi�tir.

    2) Resim ve heykelcilikle u�ra��lmam�� bunun yerine mimari eserlerde oymac�l�k, nakka�l�k, kakmac�l�k, çinicilik ve cam i�çili�inde önemli geli�meler olmu�tur. Ayr�ca hat ve minyatür alan�nda geli�meler ya�anm��t�r.

    3) Mimari olarak ülke topraklar�n�n her yerine camiler, medreseler, köprüler, hanlar, kervansaraylar yap�lm��t�r.

    4) Mimari eserlerde kubbe ve kemer kavramlar� Türklerden Araplara geçti ve eserlerde kullan�lmaya ba�land�.

    5) Camilerde mihrap, minare ve �ad�rvan gibi yap�lar ilk olarak Emeviler zaman�nda kullan�lmaya ba�lanm��t�r.

    6) �slam sanat�nda geli�en belli ba�l� sanat dallar� �unlard�r:

    Mimari, Minyatür, Hat ( Güzel yaz� ) ,Tezhip, Oymac�l�k, Kakmac�l�k, Sedef i�lemecili�i, Çinicilik.

    7) Saray yap�m�nda aç�k olarak Bizans ve �ran etkisi görülür.

    8) Emeviler döneminin en önemli eseri Halife Abdülmelik’in Kudüs’te yapt�rd��� Kubbetüs-Sahra’d�r. �am’da Emevi Camii, Kuseyr-i Amra Camii, Fustat’ta Amr b.n As Camii, Kudüs’te el-Aksa Camii ve Fas’ta Kutubiye Camii di�er Emevi eserleri aras�ndad�r.

    9) Endülüs Emevileri’nin Kurtuba Camii ve El-Hamra Saray� yap�lm��t�r. Bu mimaride “arabesk” denilen süsleme sanat� kullan�lm��t�r.

    10) Abbasilerin en önemli mimari eserleri aras�nda Samerra Ulu Camii ve Belkuvara Saray�’d�r.

    �slam Kültür ve Medeniyetinin Kaynaklar� �unlard�r;

    �slam medeniyeti, �slam dinini kabul eden halklar�n birlikte olu�turdu�u medeniyetin ortak ad�d�r. 
    slam medeniyetin geli�iminde;
     Araplar�n, �ranl�lar�n, Türklerin, Hintlilerin ve Afrikal�lar�n katk�s� büyüktür.

     

    1. Akl-� selim: 3.1. Akl-� Selim Akl-� selim, insan�n hüküm ve kararlar�nda do�ruyu yanl��tan, iyiyi kötüden ay�rma yetisidir. �nsan�n yarat�l���ndaki temizli�i koruyan, onu ilahî emirlere muhatap k�lan ve hakikati izlemesinde ona yol gösteren ak�ld�r.

    Allah (c.c.), ak�l sayesinde insan�n kendini kontrol edebilece�ini bildirir. Akl-� selimin, f�trat�na yabanc�la�mayan insanlar� koruyaca��n� vaat eder: “Ey iman edenler! E�er Allah’a kar�� gelmekten sak�n�rsan�z; O, size iyiyi kötüden ay�rt edecek bir anlay�� verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi ba���lar.”

    Ak�l Sahibi; fsaneleri, çeli�kili sözleri ve iddialar� reddeder.

    Akleden �nsan; özgüven sahibi olmas�d�r. Bu insan, hayat�n farkl� yönleri ile dengeli ili�kiler kurmay� ba�ar�r

     Ak�l Sahibi �nsan; Do�ruyu e�riden ay�rabilen akl-� selim sahibi ki�i, vicdan�n�n sesini dinler. Vicdan ise insan tabiat�n� iyiye sevk eden yetidi

    Kur’an’a göre “ak�l sahibi” olanlar�n ortak özelliklerini a�a��daki gibi belirtilmi�tir:

    Hayatlar�n� titizlikle sürdürürler

     Nefislerini temiz tutar, tutkular�na ve nefislerine yenik dü�mezler

    Maddi ve manevi hakikatlerin s�rr�na hayran olurlar.

    Feraset sahibidirler

    Yüce Allah ak�l sahibi müminler için: “Müminin ferasetinden sak�n�n�z. Zira o, Allah’�n (c.c.) nuru ile bakar.” Buyurmu�tur.

    Kaynak                             :

    (Tirmizi, Tefsir, 16 ) hadis-i �erifinde ifade edilen Allah’�n (c.c.) nuruyla bakmak, Allah’�n (c.c.) müminlere bah�etti�i bir imkân olarak hakla bat�l� ve iyiyle kötüyü birbirinden ay�rt etme yetene�idir.

    (Kur’an’da “ulü’l-elbâb” (Ha�r suresi, 2. ayet), “ulü’n-nüha” (Zümer suresi, 9. ayet) ve “ulü’l-ebsâr” (Taha suresi, 54. ayet)

    . Kur’an ve Sünnet:

     3. Kur’an ö�retisinin merkezinde her �eyin hâkimi olan Allah (c.c.)’�n gönderdi�i Kur’an ve Peygamberimizin yapt��� uygulamalard�r vard�r. Kur’an’da bununla ilgili olarak yüzce Allah �öyle buyurmaktad�r:

     “ (Ey Muhammed!) Her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir �ahit gönderece�imiz, seni de onlar�n üzerine bir �ahit olarak getirece�imiz günü dü�ün. Sana bu kitab�; her �ey için bir aç�klama, do�ru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” ayeti ile ifade edilmi�tir.

    Kur’an’�n varolu� nedenini, akl�n önemini ve i�levini, toplumsal kurallar� aç�klar.

      �nsan�n Allah (c.c.) ile kendi cinsiyle ve di�er mahlûkatla ili�kilerinin ölçülerini belirler. Aile, toplum ve devlet düzeni gibi hayat�n her alan�nda insana rehberlik eder. Kur’an ve sünnet, ideal insan modelini tan�mlar. Bu sayede Müslümanlar, ili�kilerinde ifrat ile tefrite dü�mekten sak�n�r ve hayat� ölçülü biçimde ya�arlar.

    �frat: Ölçüyü a�ma, ileri gitme

    Tefrit: Geride kalma, yeterli ölçüde olmama durumu

     Kur’an’daki “Andolsun ki sizin için, Allah’� ve Ahret gününü ümit eden ve Allah’� çokça anan kimseler için Resûlullah’ta güzel bir örnek vard�r.”  Ayeti ile bizim kimi örnek almam�z gerekti�i istenmi�tir.

    Duyular (Havâss-� Selime): Havâs, his (duyu) kelimesinin ço�uludur. Duyular, görme, i�itme, tatma, koku alma ve dokunma olmak üzere be� tanedir. �slam kaynaklar�nda be� duyu, bilgi elde etme yollar�ndan biri olarak kabul edilir.  �nsan�n al�c�lar� olan duyu organlar�, d�� dünyadan sürekli veri al�r. �nsan duyular� sayesinde maddenin niteli�ini ve niceli�ini ö�renir, farkl�l�klar� ay�rt eder. Deney ve gözlemler yaparak evrendeki olu�umlar, canl� ve cans�z varl�klar hakk�nda sonuçlara ula��r.

    Duyu organlar�n�n verdi�i bilgiler çe�itli nedenlerle yan�lt�c� olabilir. Çünkü duyu organlar�n�n kapasiteleri s�n�rl�d�r. Örne�in gözümüz sadece baz� ���n dalgalar�n� görebilir, kula��m�z sadece belli aral�ktaki ses frekanslar�n� i�itebilir. Kur’an-� Kerim’de, duyular�n insan� yan�ltabilece�ine, bu nedenle duyularla edinilen bilginin vahyin ve akl�n denetiminden geçmesi gerekti�ine i�aret edilir: “Hakk�nda kesin bilgi sahibi olmad���n �eyin pe�ine dü�me. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunlar�n hepsi ondan sorumludur.”20 Ayr�ca varl�klar� alg�lamas� için verilen duyu organlar�n� do�ru kullanmayan insanlar�n k�nanaca�� belirtilir.

    Örf ve Âdetler: Duyu organlar� vas�tas�yla elde edilen bilgiler, �slam kültür ve medeniyetinde ilim ve sanat�n olu�mas�na önemli katk� sa�lam��t�r.

    Toplumda genel kabul gören ve süreklili�i olan sosyal davran�� biçimleri ile yerle�ik uygulamalara örf denir. Daha çok hukuki sonuçlar�n belirlenmesinde dikkate al�nan normlard�r. Âdet ise gelenek hâline gelmi� al��kanl�klar için kullan�l�r. Bu iki kavram birbirinin yerine de kullan�lmaktad�r.

    Müslümanlar, hâkim olduklar� co�rafyalarda farkl� örf ve âdetlerle kar��la�m��t�r. Bu durum, kültürler aras� ileti�im ve etkile�imi sa�lam��t�r. Di�er kültür ve medeniyetlerle etkile�imde neyin al�n�p kabullenilebilece�i meselesinde seçici bir tutum izlenmi�tir. Bu seçimde, belirleyici kriter tabii ki Kur’an ve sünnet olmu�tur. �slam’�n ku�at�c� tutumu, farkl� geleneklerden insanlara �slam ile ili�ki kurma yollar�n� aç�k tutmu�tur.

    �slam’dan önceki Arap toplumunda, di�er tüm halklarda oldu�u gibi hukuki uygulamalar�n ço�u örf ve âdetlere göre düzenleniyordu. �slamiyet bu uygulamalardan faydal� olanlar�n devam�nda sak�nca görmemi�tir. Nikâh ve bo�anma gibi muameleleri yeniden düzenleyerek uygulamaya devam etmi�tir.

     Nukûd denilen külçe veya meskûk denilen alt�n ve gümü� paralar�n kullan�lmas�nda sak�nca görmemi�tir.

    Ancak içki, faiz, kumar, fal, gibi cahiliye âdetlerini yasaklam��t�r.

    �slam hukukunda, hakk�nda Kur’an ve sünnette do�rudan hüküm bulunmayan, ancak dine, akla ve toplumun faydas�na ters dü�meyen örf ve âdetler uygulamada delil kabul edilir. Bu nedenle örf ve âdetlere vâk�f olmak, hâkimin önemli vas�flar�ndan biridir. Örf, dinin uygulanmas�nda farkl�l�klar ortaya ç�karm��t�r. Bu nedenle �slam f�kh�, sahih örfü yeni hükümler vermede bir bilgi kayna�� olarak kabul etmi�tir.

    Di�er Kültür ve Medeniyetler:

    Di�er Kültür ve Medeniyetler Hz. Muhammed’e (s.a.v.) ilk vahyin geldi�i co�rafyada birbiriyle ba�lant�l� dört kültür ve medeniyet havzas� bulunmaktayd�. �slam kültür ve medeniyeti, kendi varl���n� özgün bir tecrübe olarak devam ettirirken mevcut medeniyet havzalar�yla etkile�imde bulunmu� ve insanl���n ortak miras�n� korumu�tur. Bu medeniyet havzalar� �unlard�r:

     Yunan-Roma terkibi: Grekçe ve Latincenin konu�uldu�u Akdeniz havzas�

    - Sami ve �ran terkibi: Nil’den Maveraünnehir’e kadar uzanan, Mezopotamya ve �ran havzas�

    Hindu terkibi: Hindistan havzas�

     Uzak Do�u terkibi: Çin ve ona kom�u bölgeleri ve �ç Asya havzas�

    �slam kültür ve medeniyetinin do�du�u bölge;

    Yunan-Roma, Hindu ve Uzak Do�u terkiplerinin do�rudan etki ve egemenlik alanlar� d���nda yer almaktayd�.

    Sami ve �ran terkibine ise kom�uydu. �lerleyen zamanlarda �slam kültür ve medeniyeti, bu havzalarda ya�am�� toplumlar�n birikimini alm�� ve bu birikimi dönü�türerek devam ettirmi�tir.

    VIII. yüzy�ldan itibaren Müslümanlar, Antik dünyan�n bilim ve dü�ünce eserlerini �slam dünyas�n�n ortak ilim ve kültür dili olan Arapçaya aktarm��lard�r. Kültür ve medeniyet havzalar�n�n yetenekleri, enerjileri, tecrübeleri ve birikimleri, �slam kültür ve medeniyetine do�ru akm��t�r. Böylece �slam ilim ve dü�üncesine dayal� olarak geli�en yeni ve özgün medeniyet anlay���, as�rlar boyu evrensel medeniyet kervan�n�n öncüsü olmu�tur.

    Hürriyet; Özgür �rade ile Dü�ünme ve Karar verme Erki;

     Hürriyet; insan�n do�u�tan sahip oldu�u temel haklardand�r. Ki�inin irade gücünü kullanabilmesidir. �slam, hürriyeti dinî, ahlaki, hukuki ve toplumsal yönleriyle bir bütün olarak ele al�r. �nsan�n özgürlü�ü, iyi insan olmas� amac�na yöneliktir.

    Özgürlü�ün gerçekle�mesi, insan�n yarat�c�s�na ve di�er varl�klara kar�� sorumluluklar�n� yerine getirmesi �art�na ba�l�d�r.

    Sorumluluk: �slam bize; Allah, peygamberiz, Anne-baba, devlet çevre ve toplum’a kar�� sorumluluklar�m�z� hat�rlat�r.

    Sorumlulu�un k�ymetini bilmeyenler özgürlü�ünü kaybeder. Özgürlü�ünü kaybedenler ise mutlulu�unu kaybeder.

    Bu nedenle Mutlulu�un  temel unsurlar�

    -Özgürlük

    -Sorumluluk

    -Adalet

    -Güzel ahlak

    -Ekonomik güç

    Bunlar mutlu�un sa�layan temel unsurlard�r. Ama �slam bize hür oldu�umuzu hür irademizle mutlulu�u elde etmenin s�rr�n�n sorumluluklar�m�z� yerine getirmekte aramam�z�  hat�rlat�r. Gerisi bireyin kendisine kalm��t�r. �ster sorumluluklar�n� yerine getirip dünya ve ahret sadet ve mutlulu�una kavu�ur, isterse sorumluluklar�n�n gereklerini yerine getirmez ve sonuçlar�na katlan�r. Her iki durumda da kendi iradesi sonucunda verece�i karara ba�l� oldu�unu hat�rlat�r. 

    Hürriyet, insan�n yaln�zca Allah’a (c.c.) kulluk ederek, bütün dünyevi otoritelerden kurtulmas�d�r.

    �slam kültür ve medeniyeti, insan� kula kul olmaktan kurtararak özgürle�tirir. Yaln�z Allah (c.c.) kar��s�nda e�ilerek O’na itaat etmek, -ki�iyi kendi nefsi dahil- kölele�tiren her türlü gücün bask�s� ve boyunduru�u alt�na girmekten korur.

    Allah (c.c.) insana, dünya hayat�nda yapaca�� i�lerin sonuçlar�n� bildirir.

     Hak-bat�l, (do�ru-yanl��,)

    sevap-günah

    dünya-ahiret tercihlerinde; “Art�k dileyen inans�n, dileyen inkâr etsin…”  ayetiyle onu özgür b�rak�r.

    �slam insan�n özgür oldu�unu vurgularken, onun ahlaki ilkelerden sorumlu oldu�unu bildirir; amaçs�z, de�erlerden yoksun, ba��bo� bir özgürlü�ün olamayaca��n� ö�retir.

    Hürriyet, insan�n yarat�l�� gayesini aç�klar. “Hanginizin davran��ça daha iyi oldu�unu deneyerek göstermek için ölümü ve hayat� yaratan O’dur...” ayetinde yarat�l���n gayesinin insan�n imtihan� oldu�u ifade edilir.

    �nsan hür bir iradeye sahip oldu�undan, imtihan olmaktad�r. �slam inanc�na göre insan ba��bo� yarat�lmam��t�r.

    Onun amac�, Allah’a (c.c.) ibadet etmek ve erdemli davranarak dünya ve Ahiret mutlulu�unu elde etmektir.

    �slam kültür ve medeniyetinde hürriyetin hayata etkileri �u �ekilde s�ralanabilir;

    - �slam; inanç, dü�ünce ve ifade özgürlü�ünü tan�r.

    -�slam; sava�larda dahi kad�n, çocuk ve ya�l�lar�n öldürülmesine, esirlere kötü muamelede bulunulmas�na izin vermez.

    - �slam, s�n�fl� bir toplum yap�s�n� reddeder.

    - �slamiyet insan özgürlü�ünü k�s�tlayan bask�c� yönetim anlay��lar�n� reddeder.

    -�slam dinine göre insan için as�l olan esaret de�il hürriyettir.

    Netice itibariyle �slam kültür ve medeniyeti insanlar�n, toplumlar�n ya da ülkelerin birbirlerine sava� yoluyla üstünlük kurmad��� bir dünya öngörür.

    TEST SORULARI

    1. A�a��dakilerden hangisi kültürün özelliklerinden birisi de�ildir?

    A) Toplumun olmad��� bir yerde kültürden de söz edilemez.

    B) Kültürsüz bir insan toplulu�u olamaz

    C) Kültür de�i�mez ve süreklidir.

    D) �htiyaç giderici özelli�e sahiptir.

    E) Tarihsel ve süreklidir.

    2. �slam medeniyetinin do�du�u zamanda a�a��daki kültür ve medeniyet havzalar�ndan hangisi yoktur?

    A) Nil’den Amuderya’ya kadar uzanan Sami-�ran terkibi 

    B) Anadolu’dan �talya’ya kadar uzanan ve Latincenin kullan�ld��� dünya

    C) Hindistan Bölgesi’ndeki Hindu terkibinden olu�an dünya  

    D) Çin ve Uzak Do�u terkibinden olu�an dünya 

    E) Afrika �mparatorluk Devletlerinin geleneklerin olu�turdu�u dünya

    3. A�a��dakilerden hangisi kültürün özelliklerinden birisi de�ildir?

    A) Toplumun olmad��� bir yerde kültürden de söz edilemez.

    B) Kültürsüz bir insan toplulu�u olamaz

    C) Kültür de�i�mez ve süreklidir.

    D) �htiyaç giderici özelli�e sahiptir.

    E)Tarihsel ve süreklidir.

    1-A, 2-E, 3-C

    �SLAM KÜLTÜR VE MEDEN�YET�N�N ESASLARI

    Kültür ve medeniyet; dinî, siyasi, sosyal, ekonomik, ilmî  ve sanatsal alanlardaki geli�melerle zaman ve mekân içerisinde olu�ur. Medeniyetler, kendilerine özgü esaslar sayesinde birbirlerinden ay�rt edilirler.

    �slam kültür ve medeniyetinin esaslar�; tevhid, hürriyet, ilmîlik, özgünlük, yerellik, evrensellik ve sulh esaslar� üzerine kuruludur.

    �slam’da Tevhid Anlay���:

    “Sözlükte “tevhid”; birleme, bir �eyin bir oldu�una karar verme, tek k�lma anlamlar�na gelir.

    Terim olarak ise “Allah’tan ba�ka ilah yoktur, Muhammed onun resulüdür.” anlam�na gelen “La ilahe illallah, Muhammedün resulullah” cümlesine kalp ile inan�p dil ile söylemek demektir.” “Tevhid; Allah’�n (c.c.) zât�nda, s�fatlar�nda, mâbud olu�unda bir ve tek oldu�unu zihin ve kalp yoluyla kabul etme anlam�nda olan bir terimdir. Tevhid’in kar��t� �irktir.”

    Tevhid, �slam toplumunun ilim, sanat, dü�ünce ve sosyal hayat�n�n her alan�nda etkili olmu�tur.  �slamiyet’te Allah (c.c.) her �eyin yarat�c�s� ve sahibidir.

    �nsan f�trat� tevhidi kavrayabilecek ve hayata uygulayabilecek kabiliyettedir. Müslümanlar Allah’�n (c.c.) varl���n� ve tekli�ini hayatlar�n�n her a�amas�nda fark ettirecek �ekilde hareket ederler.

     Eserlerini bu anlay��la ortaya koyarlar. Allah’�n (c.c.) güzel oldu�una, bu güzelli�in kainatta tecelli etti�ine inan�r ve yarat�lm��larda güzelli�i ararlar.

    Tevhid anlay���n�n Müslümanlar�n hayat�na etkilerinden baz�lar� �u �ekilde s�ralanabilir:

    • �irkin reddedilmesi,

    • Her i�te yaln�zca Allah’�n (c.c.) r�zas�n�n gözetilmesi,

    • Hayata bak��ta din, dünya ve ahiret ayr�m�n�n olmamas�,

    Sanat eserlerinin Allah’�n (c.c.) birli�ine ayk�r� unsurlar içermemesi,

    • Mimari eserlerde kubbenin merkezde bulunmas� ve ihti�am�n Allah’�n (c.c.) tekli�ini hat�rlatacak �ekilde dinî mimariye ait eserlerde gösterilmesi.

    • Ezan�n yeryüzünde tevhidin sembolü olarak yank�lanmas�

    Bat�l (arp.) : s�fat �nançlar bak�m�ndan gerçek olmayan, as�ls�z, bo�, geçersiz

    Tevhid �slam toplumlar�n�n yönlendirici gücüdür. Peygamberler tevhid mücadelesinin öncüsüdür. Hak olan� yüceltme, bat�l olan� ortadan kald�rma amac�yla yap�lan her türlü gayret, tevhid mücadelesini ifade eder. �slam kültür ve medeniyeti, tevhidi esas alan yeni bir toplum in�a etme sürecinde ortaya ç�km��t�r.1 “De ki: “Hak geldi, bat�l yok oldu. �üphesiz bat�l, yok olmaya mahkumdur.”2

    �lim (Bilim)

     Kur’an’�n ilim olarak de�erlendirdi�i bilgi, vahiyle peygamberler taraf�ndan insanlara iletilen bilgidir. Kur’an-� Kerim’de ilim kesin hakikati ifade eder. “...Sana gelen ilimden sonra, e�er onlar�n arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmi� ol ki Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yard�mc� vard�r.”7 

    Bilginin ilim de�eri kazanabilmesi için temel ölçüt, Allah’�n (c.c.) kitab�na uygun olmas�d�r.

     �slamiyet, yeryüzünde insanl��� ilme sevk eden ve ilim tahsilini ibadet sayan yegâne dindir.

    �slamiyet, ilim dini olarak nitelendirilir.  �slamiyet insan�, daima ilim ö�renmeye te�vik eder.

      Kur’an’da “Allah, Âdem’e bütün isimleri ö�retti” ayeti, Allah’�n (c.c.) s�fatlar�ndan el-Alîm ifadesi ile birlikte Allah’�n (c.c.) muallim özelli�ine i�aret eder.

     Hz. Âdem’den (a.s.) itibaren vahiy sayesinde e�yan�n bilgisine sahip k�l�nan peygamberler de insanl���n muallimleri olmu�tur. Toplumlar� ilimle sevk ve terbiye etmi�lerdir.

    Not: “Sözlükte “bilmek” anlam�na gelen ilim (ilm) genellikle “bilgi” ve “bilim” kar��l���nda kullan�l�r.

    Müslümanlar peygamberin yönlendirmesi ve te�vikiyle, , bilgiye ula�mada gayret göstermi�lerdir. �lmî çal��malarda gösterilen gayret; mant�k, kelam, felsefe, hadis, tefsir, f�k�h, tarih, dil, fizik, kimya, matematik, t�p ve astronomi gibi ilimlerin do�mas�n� ve geli�mesini sa�lam��t�r.

    Özgünlük:

    Özgünlük �slam kültür ve medeniyeti, kar��la�t��� �ran, Yunan ve Hint gibi medeniyetlerden ald�klar�n� �slam potas�nda eritmi�tir. Devrald��� miras�n, tevhide uygun olan�n� kullanm��, ayk�r� olan�n� ise ya �slah etmi� ya da reddetmi�tir. �slam medeniyeti eklektik, taklitçi ya da öykünmeci tutum içinde olmam��t�r.

    Yerellik:

     �slamiyet, yerel de�erleri de göz önünde bulundurur. Yay�ld��� bölgelerdeki kültürel farkl�l�klar� zenginlik olarak de�erlendirir.  Kültürel asimilasyona kar�� ç�kar. �slam kültür ve medeniyetinin farkl� co�rafyalara yay�lmas�nda ve kabul görmesinde yerel olana zarar vermeme ve onu koruma anlay��� etkili olmu�tur. 

    Örf ve adetler, �slam hukukunun dört temel kayna�� olan Kur’an, sünnet ve icmadan  sonra gelen kaynaklar� aras�nda yer al�r.

    �cma: �slam bilginlerinin bir konuda fikir birli�i etmeleri.

    Evrensellik:

     �slam kültür ve medeniyeti, kayna��, içeri�i ve mesaj� itibar�yla evrenseldir. Allah (c.c.), insanlar� ve evreni yaratand�r.  O, alemlerin Rabbi ve her �eyi ku�atand�r.

    Kur’an-� Kerim, “Ey �nsanlar”, “Ey Âdemo�ullar�” hitab�yla ba�layan birçok ayette s�n�f, �rk, cinsiyet, toplum ayr�m� yapmaks�z�n, bütün insanlara oldu�unu beyan eder. Bu mesaj ilahi kitaplar� ve peygamberleri tasdik edici �ekilde ça�lar boyu devam eder. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) son peygamber olmas�, �slam’�n insanl���n k�yamete kadar bütün ihtiyaçlar�na cevap verece�i anlam�na gelir.

    SÜREKL� VE DÜZENL� TEKRAR BA�ARIYI KES�NLE�T�R�R

    1. [….] �slam medeniyeti tamamen vahiy kaynakl�d�r.

    2. [….] �slam medeniyeti, di�er medeniyetlerden etkilenmi�tir.

    3. [….] Kültür, ihtiyaç giderici bir özelli�e sahiptir.

    4. …....Medeniyet ...............…..  insan�n kendini ve tabiat� idare etme yoluyla meydana getirdi�i eserlerdir.

    5. Erol Güngör’e göre “Bir …......Kültür.............….. her �eyden önce bir de�erler, inançlar sistemidir.”

    6. Toplumda kabul gören ve süreklili�i olan sosyal davran�� biçimleri ile yerle�ik uygulamalara ...........örf..................... denir.

    7. �slam medeniyetinin özü, …....tevhid...............….. ilkesidir.

    8. Tevhid’in kar��d� ….�irk’…..tir

    Yazı kaynağı : tarih34.com

    İslam Kültür ve Medeniyeti 1. Dönem 1. Yazılı 12. Sınıf

    A.Aşağıdaki soruları cevaplayınız.(40 puan)

    1. Medeniyet kelimesinin Arapça karşılığını ve Türkçe açıklamasını yazınız. ( 10 puan)

    2. Havassı Selime’nin( Beş duyu) adlarını yazınız. ( 10 puan)
    3. Ziya Gökalp’a göre medeniyetin ne olduğunu açıklayınız. ( 10 puan)

    4. Osmanlı yazarları medeniyet kelimesini karşılamak için hangi kavramları kullanmışlardır? ( 10 puan)

    B. Aşağıdaki Cümlelerde Boş Bırakılan Yerleri aşağıdaki Uygun Kelimelerle doldurunuz. ( 10 Puan)

    (İfrat ve tefrit – insan – aklı selim – vahiy – bedevi – kültür – tevhid – medeniyet – mizan – teknoloji )

    1-Maddi ve manevi alanlarda denge,hakkaniyet ve adalet ölçüsü ……………… olarak tanımlanır.

    2-İslamiyet Hz. Adem ile başlayan ……….. sürekliliğinin son halkasıdır.

    3-İslam medeniyetinin özü ………….. ilkesidir.

    4- İnsanın kendinin ve tabiatı idare etme yoluyla meydana getirdiği eserlere ………….. denir.

    5- Kültürün yükselmesiyle oluşan ve evrensel nitelik taşıyan olguya ………….. denir.

    B. Aşağıdaki cümlelerde doğru olanın başına ( D), yanlış olanın başına ise (Y) yazınız.( 10 Puan)

    6-( ) İslam medeniyeti diğer medeniyetlerden etkilenmiştir.

    7- ( ) İslam medeniyetinin önemli bir unsuru olan bilimler her zaman aynı kalmıştır.

    8- ( ) Kültür sürekli ve değişkendir.

    9-( ) İslam medeniyeti tamamen vahiy kaynaklıdır.

    10- ( ) İslam kültür ve medeniyetinde meşveret önemlidir.
    A
    C- Aşağıdaki sorularda doğru şıkları işaretleyiniz? ( 40 puan) A

    1- İnsanlığın çalışarak ortaya koyduğu teknik eserlerin bütününden ibarettir, diyen birisi aşağıda verilen kavramlardan hangisinin tanımını yapmıştır?

    A) Tarih B) sanat C) kültür D) bilim E) medeniyet

    2) Aşağıdakilerden hangisi Farabi’nin eserinin adıdır?

    A) Mukaddime B) Kitabü’t Tabakat C) Kitab’ül Meğazi D) Medinet’ül Fadıla E) Futuh’ül Büldan

    3) Aşağıdakilerden hangisi İslam kültür ve medeniyetinin esaslarından değildir?

    A) Tevhid B) Hürriyet C) Öznellik D) Evrensellik E) Özgünlük

    4) Aşağıdakilerden hangisi İslam Kültür ve Medeniyetinin kaynakları arasında değildir?

    A) Aklı Selim B)Kıyas C)Kur’an D) Sünnet E) Örf ve Adetler

    5) Türkçe karşılığı hüküm ve kararlarında doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırma yetisidir.

    Yukarıdaki cümlede aşağıdaki kelimelerden hangisinin anlamı verilmiştir?
    A) Aklı Selim B) İcma C) Havassı Selime D) Sünnet E) hadari
    6. Aşağıdakilerden hangisi İslam Medeniyetinin yönetim esaslarından değildir?
    A) İltimas B) Adalet C) emanet D) liyakat E) istişare

    7. ‘ Allah size emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder’ ( Nisa- 58) Ayeti aşağıdaki kavramlardan hangisine vurgu yapmaktadır?

    A) Adalet B) istişare C) liyakat D) meşruiyet E) emanet

    8. Aşağıdakilerden hangisi İslam Kültür ve Medeniyetinde kurulmuş olan adliye teşkilatlarından biri değildir?
    A) Hisbe B) Kadıaskerlik C) Divan-ı Mezalim D) İmarethane E) Kadılık

    Yazı kaynağı : www.tumdersler.net

    Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

    Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

    Yazı kaynağı : bilgi90.com

    Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

    Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

    Do you want to see answer or more ?
    Click For Answer